Teknoloji dünyasının yükselen yıldızı yapay zekâ, hayatımızı kolaylaştırırken farkında olmadığımız büyük bir çevresel maliyet yaratıyor. Son araştırmalar, her 20 yapay zekâ sorgusunda yaklaşık yarım litre su tüketildiğini ortaya koyuyor. Bu rakam küresel ölçekte düşünüldüğünde endişe verici boyutlara ulaşıyor.
Yapay zekâ sistemlerinin çalışması için gerekli olan devasa veri merkezleri, sürekli olarak büyük miktarda su tüketiyor. Bunun temel nedeni, yüksek performanslı bilgisayarların aşırı ısınmasını engellemek. Tıpkı araba motorlarının soğutma sistemleri gibi, bu merkezler de sürekli soğutma ihtiyacı duyuyor.
Microsoft’un son çevre raporu, şirketin su tüketiminin 2021’den 2022’ye %34 arttığını gösteriyor. Google ise aynı dönemde %22’lik bir artış kaydettiğini açıkladı. Bu artışın büyük bölümü, yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımından kaynaklanıyor.
Küresel Su Krizine Yeni Bir Tehdit
Yapay zekânın su tüketimi, dünya genelinde giderek derinleşen su krizini daha da kötüleştirme potansiyeli taşıyor. Uzmanlar, yapay zekâ sistemlerinin 2027 yılına kadar yılda 6.6 milyar metreküp su tüketebileceğini öngörüyor. Bu miktar, birçok ülkenin yıllık su tüketiminden daha fazla.
Dünya Yaban Hayatı Federasyonu’nun verilerine göre, küresel nüfusun %66’sı önümüzdeki yıl su sıkıntısıyla karşı karşıya kalabilir. Yapay zekânın bu denli yoğun su tüketimi, zaten kısıtlı olan su kaynakları üzerinde ekstra baskı oluşturuyor.
Teknoloji devleri, bu soruna çözüm bulmak için çeşitli projeler geliştiriyor. Enerji verimliliği yüksek algoritmalar, havadan su üreten soğutma sistemleri ve atık suyun geri dönüştürülmesi gibi yenilikçi fikirler test ediliyor. Ancak bu çözümlerin ne ölçüde etkili olacağı henüz net değil.
Bilim insanları, yapay zekâ geliştiricilerini daha sürdürülebilir çözümler üretmeye çağırıyor. Aynı zamanda kullanıcıların da bu konuda bilinçlenmesi ve gereksiz yapay zekâ sorgularından kaçınması öneriliyor. Teknolojinin faydaları ile çevresel maliyetleri arasında denge kurmak, gelecek için kritik önem taşıyor.
