VPN Kullanıcıları İçin Sıfır Güven Dönemi Başladı! Yeni Güvenlik Stratejisi Nasıl İşliyor?
Ağınızı korumak için dış dünyadan tamamen izole olma dönemi hızla sona eriyor. Uzaktan çalışma, bulut tabanlı ağların yaygınlaşması ve yeni siber tehditler nedeniyle eski güvenlik yöntemleri artık yeterli olmuyor.
Günümüzde her şey daha paylaşılabilir hale geldiği için tehditler her yerden gelebilir. İşte burada Sıfır Güven (Zero Trust) güvenlik modeli devreye giriyor. Bu model, kimseye güvenmemeyi ve her konuyu doğrulamayı esas alıyor. Bu sayede her ağ, ev ya da iş yeri fark etmeden çok daha güvenli hale gelebiliyor.
Sıfır Güven mimarisi sonrasında eski güvenlik yöntemleri olan “kale ve hendek” anlayışı da terk edilmeye başlandı. Bazı kişiler ise yeni güvenlik mimarisi sonrasında VPN’lerin gelecekte gereksiz hale geleceğini düşünüyor. Peki, yeni protokol verilerinizin güvenliği için ne anlama geliyor?
Sıfır Güven Nedir?
Firewall’lara ve VPN’lere yapılan büyük yatırımlara rağmen, birçok organizasyon ve birey hâlâ güvenlik açığına sahip. Bunun nedeni, çoğu ağın düz yapıda olmasıdır. Bir siber saldırgan bir ağı ele geçirdiğinde, ek güvenlik kontrolleriyle karşılaşmadan rahatça hareket edebilir. İşte bu tür istenmeyen erişimi engellemek için ”Sıfır Güven” devreye giriyor.
Sıfır Güven mimarisi, yeni bir teknoloji gibi görünse de aslında ağ güvenliği için kullanılan bir stratejidir. Bir program ya da uygulama değil, siber güvenlik metodolojisi olarak tanımlanabilir. Sıfır Güven’in temel fikri, kimseye güvenmemektir. Bu mimaride ağın her zaman saldırıya uğradığı varsayımı ele alınır ve kullanıcıya en az erişim yetkisi verilmesi gerektiğini savunur.
Bu kimlik doğrulamanın önemi nedir? Bir kaleyi örnek alalım. Geleneksel bir VPN, kalenin etrafındaki hendeği temsil eder. Bu yapı içeri girmeyi zorlaştırır. Ancak içeri girdikten sonra rahatça dolaşabilirsiniz.
Sıfır Güven mimarisi ise kaleye yerleştirilen korumalara benzer. Her kapıda bekleyen birer koruma görevlisi, o alana girmek isteyenlere izin vermek için kimlik doğrulaması yapar. Kalede başka bir odaya geçmek istediğinizde, her seferinde o odanın güvenlik görevlisinden izin almanız gerekir. Bu tür kapsamlı güvenlik, bir saldırganın içeri sızsa bile verebileceği hasarı sınırlamak için çok daha etkili bir yöntemdir.
Sıfır Güven’in ilkeleri zaten bazı ileri görüşlü organizasyonlar ve şirketler tarafından uygulanıyor. Ancak bu yaklaşımlar ev ağlarında ve kişisel uygulamalarda henüz yaygın hale gelmedi.
Sıfır Güven VPN’lerin Yerine Geçecek Mi?
Sıfır Güven’in doğası gereği, geleneksel VPN’ler ciddi bir tehdit altına giriyor. Çünkü Sıfır Güven mimarisi, ağları güvenli tutmakta son derece etkili. Bu yüzden bazı güvenlik uzmanları, VPN’lerin yerini alabileceğini savunuyor.
Sıfır Güven, gelecekte şirketler için standart bir uygulama haline gelebilir. Yine de bu durum VPN’lerin yok olacağı anlamına gelmiyor. VPN’ler, profesyonel ve kişisel gizlilik açısından hala birçok fayda sağlıyor. Sıfır Güven ile her adımda kimlik doğrulama yapılırken, aktivitelerinizin gizli kalacağı garantisini vermiyor.
Bir VPN, trafiğinizi gizlemek ve kötü niyetli gözlerden uzak tutmak için hala en iyi yol olarak kalıyor. Sıfır Güven mimarisi ile VPN’ler birbirini engellemiyor. Yani, VPN’ler gelecekte Sıfır Güven ile birlikte daha etkili bir güvenlik katmanı oluşturabilir.
Sıfır Güven ve VPN’ler ile Verilerinizi Koruyun
Daha fazla kişi evden çalışmaya başladıkça, ev ağlarınız büyüyebilir ve karmaşık hale gelebilir. Kablosuz yönlendiriciler ve erişim noktaları, hacker’ların hedefi haline gelebilir.
Evdeki Sıfır Güven güvenliği, tüm kişisel hesaplarınızda çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) kullanmak şeklinde olabilir. Face ID, kişisel USB donanım token’ları ve passkey’ler gibi MFA yöntemlerinin giderek popülerleştiğini görüyoruz. Ayrıca, Windows 11 kullanıcılarının doğru donanıma sahip olmaları durumunda biyometrik passkey’leri kolayca ayarlayıp kullanabilmeleri de mümkün.
Maalesef, şu anda evde Sıfır Güven için paketlenmiş bir çözüm bulunmuyor. Bu güvenlik anlayışı yaygınlaşana kadar, bu uygulamaları kendiniz almanız gerekecek. Yukarıda bahsedilen MFA, ağ segmentasyonu ve güçlü güvenlik duvarlarını kullanmak iyi bir başlangıç olabilir. Bunun yanında, sağlam bir VPN kullanmak da oldukça önemlidir. Evden çalışırken ya da bir şirket ağına bağlanırken VPN kullanmak her zaman iyi bir fikir olabilir.
Sıfır Güven, VPN’lerin yerini almasa da onları birçok açıdan daha güvenli hale getirebilir. Gelecekte, VPN sağlayıcılarının kullanıcı verilerini Sıfır Güven uygulamalarıyla koruması gerekece.
Birkaç büyük VPN sağlayıcısı, kullanıcı verilerini daha iyi korumak için Sıfır Güven güvenlik uygulamalarını artık benimsemeye başladı. Örneğin, ExpressVPN, güvenlik politikalarında “Sıfır Güven” uygulamayı ve “sıfır bilgi şifreleme” ile “en az ayrıcalık ilkesi”ni benimsemeyi içeren yeni ilkelere yer verdi. Diğer VPN sağlayıcılarının da benzer gizlilik politikalarıyla bu yönde adım atması bekleniyor.
Bu gelişmeler, yalnızca gizliliğe önem veren kullanıcılar için değil, tüm VPN kullanıcıları için olumlu bir haber olacak. VPN sağlayıcıları, arka planda Sıfır Güven güvenlik uygulamalarını benimseyerek kullanıcı verilerini koruma konusunda önemli adımlar atıyor. Ancak Sıfır Güven tüm ağlar ve hesaplarda yaygınlaşana kadar kendimizi korumak için ekstra çaba sarf etmemiz gerekecek.