Son yıllarda BT şirketleri, artan yeni teknoloji taleplerine ve değişen iş gücü modeline paralel olarak bekleme sürelerini nasıl azalttıklarını yeniden şekillendiriyor. TCS, Infosys, Wipro gibi önde gelen BT firmaları, bu stratejileriyle iş gücü verimliliğini artırmayı amaçlıyor. Peki, BT profesyonelleri bu değişimlere nasıl uyum sağlayabilir?
Hayal edin: Bir BT şirketine işe alındınız, ancak henüz bir projeye atanmadınız. Eskiden aylarca beklemeniz gerekirdi. Şimdi ise yalnızca 35-45 gününüz var; eğer bir projeye atanamazsanız, sistemden çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu azalan bekleme süreleri, BT profesyonelleri için giderek daha büyük bir sorun haline geliyor.
BT Firmaları Bekleme Sürelerini Neden Azaltmak İstiyor?
Önde gelen BT firmaları, maliyetleri optimize etmek ve verimliliği artırmak amacıyla bekleme sürelerini önemli ölçüde azaltmış durumda. Bekleme süresi, aktif bir projede yer almayan ancak maaşlı olarak çalışan personelin oluşturduğu yedek kaynağı ifade eder. Geleneksel olarak, bu bekleme süresi, ani müşteri taleplerini karşılamak için bir tampon alanı işlevi görüyordu. Ancak günümüzün belirsiz ekonomik koşullarında, şirketler büyük bir bekleme süresi tutmak yerine yüksek kullanım oranlarını ön planda tutuyor. Bekleme süresini kısaltma nedenleri şu şekilde açıklanıyor;
- Niş Yeteneklere Odaklanma: Miras kalmış becerilere sahip ve 9-14 yıl deneyime sahip çalışanlar, işten çıkarılma riski taşıyor. Talep, yapay zeka, makine öğrenimi ve bulut bilişim gibi yeni teknolojilere kaymış durumda. Şirketler, bu yüksek talep gören becerilere sahip profesyonelleri büyük bekleme süreleri yerine projelere atamayı tercih ediyor.
- Yüksek Kullanım, Düşük Çalışan Devir Hızı: BT firmaları, çalışanların aktif projelerdeki oranını %70-75’ten %80-85’e çıkarmış durumda, yani daha az çalışan beklemede kalıyor. Ayrıca, çalışan devir hızı %28-30’dan %11-13’e düştü. Bu durum, yedek kaynak ihtiyacını azaltıyor.
- Proje Odaklı ve Verimli İstihdam: Küresel Yetenek Merkezleri (GCC’ler), doğrudan nBTelikli yetenekleri işe alarak BT hizmet sağlayıcıları arasında rekabeti artırıyor. Bu nedenle, BT firmaları yalnızca onaylanmış projeler için personel alımı yapacak şekilde daha verimli işe alım modellerine yöneliyor.
Yapay zeka sayesinde verimlilik artarken, BT firmaları geleneksel personel ve işe alım modellerini yeniden değerlendiriyor. Projeler daha kısa sürede tamamlanıyor ve şirketler daha hızlı bir şekilde kaynak yerleştirilmesi talep ediyor. TCS gibi birinci sınıf şirketler, hızlı müşteri yanBTları için hala küçük bir bekleme süresi tutuyor olsa da, genel eğilim minimal bekleme süreleri yönünde.
Ayrıca, lokasyon da önemli bir faktör. Şirketler, krBTik olmayan görevleri Tier-II şehirlerine kaydırarak, burada bekleme süresini tutmanın daha pahalı ve verimsiz olduğu bir ortam yaratıyor. Bazı BT firmaları ise bekleme sürelerini yönetmek için personel şirketleriyle iş birliği yaparak, atanmayan çalışanların mali yükünü dışarıya devrediyor.
Sektör, esneklik ve niş becerilerle güvence altına alınan bir iş dünyasına doğru ilerliyor. Bu nedenle dünyada BT profesyonelleri, talep gören teknolojilerde kendilerini geliştirmeye devam etmesi gerekiyor.