Paris’te düzenlenen AI Action Zirvesi kapsamında yaklaşık 60 ülke, yapay zekanın güvenli, güvenilir ve sorumlu gelişimini teşvik eden bir bildirgeye imza attı. Ancak ABD ve İngiltere, uluslararası iş birliği ve düzenlemeleri öngören bu bildirgeye katılmayı reddetti.
Bu karar, dünya liderleri ve teknoloji sektörü CEO’ları tarafından şaşkınlıkla karşılandı. ABD adına konuşan Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump yönetiminin yapay zeka sektöründe küresel liderliği sürdürme kararlılığını vurgulayarak, “En güçlü yapay zeka sistemlerinin ABD’de, Amerikan tasarımı ve üretimi çiplerle inşa edilmesini sağlayacağız.” dedi.
ABD ve İngiltere Neden Çekimser Kaldı?
Vance’ın açıklamaları, Biden yönetiminin yapay zeka alanında küresel iş birliğini destekleyen tutumundan önemli bir sapma olarak değerlendirildi. ABD temsilcileri, bildirgedeki “uluslararası yönetişimde koordinasyonu teşvik etmek için iş birliğini güçlendirme” ifadesinin rahatsız edici olduğunu belirtti.
İngiltere ise bildirgede kullanılan dili “fazla kısıtlayıcı” bulduğunu ifade etti. Bu durum, Londra’nın daha önceki yapay zeka zirvelerinde benzer bildirgelere verdiği desteğe ters düşen bir karar olarak yorumlandı.
ABD ve İngiltere’nin çekimser tavrına karşılık, Avrupa Birliği küresel yapay zeka yarışında daha fazla söz sahibi olmak için büyük bir adım atıyor. Avrupa liderleri, bölgedeki yapay zeka ekosistemini güçlendirmek amacıyla €200 milyar yatırım yaparak yeni veri merkezleri ve bilişim altyapıları kurmayı planlıyor.
Öte yandan, ABD, Çin ve Avrupa arasındaki yapay zeka rekabeti giderek kızışıyor. Geçtiğimiz hafta, Çin merkezli DeepSeek tarafından piyasaya sürülen uygun fiyatlı bir yapay zeka modeli, Silicon Valley’de büyük yankı uyandırdı.
Trump yönetiminin “Önce Amerika” stratejisi, küresel yapay zeka topluluğunda endişelere yol açarken, JD Vance’in otoriter rejimlerle iş birliğine duyulan güvensizlik vurgusu, uluslararası arenada yapay zeka teknolojisinin geleceği konusunda yeni bir jeopolitik rekabetin sinyallerini verdi.